Son Yazılar

13 Ağustos 2016 Cumartesi

ATEİZM`E CEVAP 4



ATEİZM`e 3 CEVAP

1- Ayetlerin neshedilmesi 2/106.
2- Sadece Müslümanlar mı cennete girecek? 3/85-5/69 meal çelişkisi.
3- Dinde zorlama yoktur 2/256. Ama nedense zorlamanın karalı yapılıyor?

SORU 1; Allahın Sünnetinde değişme olmaz deniliyor ama görüyoruz ki bazı ayetler bazı ayetleri neshediyor yani unutturuyor ya da hükmünü bitiriyor. Buna ne diyeceksiniz?

CEVAP; NESY ve NESEHA kavramlarının KURAN İlmindeki manalarını yazalım ve sorumuz cevabını bulsun. Lütfen dikkatlice okuyunuz.

Kişinin yaptığı ya da söylediği bir şeydeki eksikliğine NESY denilir.
Nesy deyimi ZİKR deyimi ile birlikte kullanıldığında mükemmel bir mana bütünlüğü oluştururlar 18/63, 18/24.
Sahip oldukların doğru olsa bile eğer eksikse bu NESY`tir. Bu Nesy deyimi 2/286`da RABBENA ile birlikte geçer yani kişi burada eksikliğini tamamlamak için istikrarlı bir şekilde çalışmasına rağmen (RABBE) eksikliğini gideremiyorsa Allah onu affedecektir.
Yine 18/24`te nesh yaptığında yani eksik kaldığında Rabbe`ni zikret yani istikrarlı amellerini mükemmelleştir anlamı vardır. Burası önemlidir..!
Kişi bir konuda kendini eksik hissediyorsa ya o konudaki amelleri istikrarlı değildir ya da istikrarlı olmasına rağmen mükemmel değildir. İşte 18/24`te buna vurgu yapılır.
6/44`te ve 7/165`te , kişilerin kendilerine gelen mükemmellik yani zikr karşısında kendilerini hala nesh pozisyonunda tutmaları yani eksikliklerini gidermedikleri için helak edildiklerini görürüz.
ŞİMDİ 2/106`da da Allahın ayetleri İLK ETAPTA eksik gönderdiğini yani hemen zikri vermediğini görebiliyoruz. Nitekim kişiye önce Kuran yani doğru mana gelir ancak bu eksik olabilir demiştik. Ancak doğru mana bir kere yakalanmışsa o zaman içinde Zikre dönüşecektir. Buna 54/17`de bu manada değinilmiştir.
Ayetler ilk etapta MANA cinsinden bu şekilde eksikliklerden münezzehleşerek ZİKR makamına yükseltgenirler, buna SAD denilir 38/1.
Ayetler yine 2/106`ya göre ŞEKİL açısından da mükemmelleştirilecekler yani inen bir ayetin ya MİSLİ gelecek ve böylece misil yazılım türünden MUTEŞABİHLEŞME yapılıp ayetlerin nikahlanması sağlanacak ya da daha hayırlısı gelecek ve böylece format benzeri yazılım türünden MUTEŞABİHLESME sağlanarak yine ayetlerin nikahlanmaları yani işaret edilen tevil hükmüne geçmeleri sağlanmış olacaktır. Yani 2/106, MANA cinsinden ZİKRLEŞME`ye zemin hazırlarken, ŞEKİL cinsinden bizim şu anda ayetleri tevillendirmede kullandığımız misil yazılım ve format benzeri MUTEŞABİH yazılımları oluşturacak zemin niteliğindedir.

Şimdi yine 2/106`da geçen ''ev NUNSİHA'' deyimini yani NESEHA`yı yazacağız;
NESY denilen şey eksiklik, NESAHA denilen şey ise AKSAKLIKTIR..! Yani bir işin dura dura yapılmasıdır 45/29, 7/154, 22/52.
Bunlar içinde özellikle 7/154`e dikkat ediniz. Burada Musa, kızgınlığı geçince levhaları yeniden alıyor yani işine devam edecek. Hani spiker derya ''elimizde olmayan nedenlerden dolayı yayınımıza ara vermek zorunda kaldık özür dileriz'' işte bu NESEHA`dır. Nitekim Musa`da 7/150`de ara verdiği vazifesine, bu ayette devam edecektir.
İşte burada geçen NUSHATİHA deyimi, onun vazifesindeki AKSAKLIĞI gösterir. Bu da bir hayrdır.
Yanlışı düzeltmek için bazen bizde programlarımıza ara veririz. Bu neseha deyimi 22/52`de de kullanılır. Şeytanın ilkalarını Allah NESEHA yapar yani aksak hale getirir, böylece şeytanın Resullerini fitneleme esnasındaki oluşan boşlukta, hemen kendi ayetlerini tahkim eder. 45/29`da Allah, amellerimizi bir kerede yazmaz, dura dura yazar. Yani bize bağlı, yaptığımızda yazılacak, durduğumuzda yazılmayacak..!
Biz neseha yaptığımızda Allah`ta mukabil olarak neseha yapıyor.
İşte bu nesaha 2/106`da da geçer. Yani ayetler bir kerede toplu inmez, ağır aksak iner, dura dura iner. Bunun da amacı yine MANADA zikri, ŞEKİLDE ise misil ya da format benzeri yazılımları oluşturmaktır.

Özetle; bu ayette, ayetlerin hükmünü ortadan kaldırma ya da unutma gibi çelişkili anlamlar yoktur.

---------------------------------------------

SORU 2; Sadece Müslümanlar cennete girecekse, hak din sadece İSLAM ise diğer İnsanların suçu nedir?

CEVAP; Allah katında geçerli olan tek din İslamdır evet 3/19.
AYRICA 3/85`e göre kim ki İslam dini dışında bir dinle gelirse bu o kişiden asla kabul edilmeyecek ve bu kişi ahirette hüsrana uğrayanlardan olacaktır.

ŞİMDİ SORUYA cevap bulmalıyız; İSLAM nedir?
İSLAM denilen şey senin vicdanının sesidir. Allah`ın Resulleri de İÇİMİZDEDİR yani vicdan mekanizmalarımızdır.
Bu Resuller, kadında olsak erkekte olsak bize, kendilerine tanımlanmış olan görevlerini yaptırmaya çalışırlar. Bu görevleri bizim, aklımızın, mantığımızın, vicdanımızın ve yaşanılabilirlik ölçütlerimizin kabul edeceği şeylerdir. Bunlara kulak verirsek, şu anda elimizdeki Kitabı okumamıza, arapça bilmemize bile gerek kalmayabilir. İşte İSLAM budur..!
Allahın Resullerinin getirdikleri Dine İslam denir.
Peki biz İslama nasıl uyarız?
Bu Resullere itaat ve-veya ittiba ederek.
Peki bu Resuller ŞU ANDA nerede?
İçimizde; 49/7, 3/101.
Bu Resullerin isimleri mesela Yusuf, Musa, Zekeriya, İsa, Muhammed, aynı zamanda bunlara tanımlanmış görev kodlarıdır.
Mesela Musa HAYR Resulüdür içimizdedir ve bize HAYR amellerini yaptırır.
İsa diyalog Resulüdür, insanlar arasındaki diyaloğun güzel ve verimli olması için çalışır.
Muhammed cennet melekesidir. Bize, bizi cennete sokacak FEDAKARLIK amellerini yaptırır.

ŞİMDİ bir hıristiyan ya da yahudinin Muhammed`i kendi dinine göre Resul olarak kabul etmediğini varsayalım.
Eğer bu arkadaşımız ŞEKLİ Muhammed`i RESUL olarak kabul etmemesine rağmen içindeki ve asla yok edemeyeceği Meleke Muhammed`in kendisine telkin edeceği herhangi bir ameli yapar da, örneğin masum bir genç kızı sokakta tecavüzcülerden kurtarayım derken ölür ya da öldürülürse ya da mazlum olduğuna inandığı bir insanı savunayım derken ölür ya da öldürülürse ya da hayatında HAKKIN-HAKLININ yanında olmasının bedelini gerektiğinde hayatıyla öderse BU NOKTADA;
1) Allah, onu Müslüman olarak kabul edecek ve ona göre muamele edecek.
2) Kendisine bu amelleri yaptıran içindeki MUHAMMED`e yani Allahın Resulüne itaat etmiş olacağı için Muhammed hem MELEKE olarak hem ŞEKLİ olarak ve hem de AMEL olarak bu arkadaşa ŞEFAATTÇİ olacak.
3) Allah bütün günahlarını silecek ve onu cennetine koyacak.

Sonuçta Allah, bu arkadaşı yapmış olduğu bu FEDAKARLIKLAR için İSLAM şemsiyesine alacak. Bu aşamadan veya kazanımdan sonra bu arkadaşımızın hayatını ister yehova şahidi olarak ister hıristiyan olarak ister Yahudi ya da benzer şekilde sürdürmüş olmasının hiçbir anlamı kalmayacak.
Bu yüzden, bizimle şeklen-ismen aynı dinden olmayan insanlara karşı velev ki kafir olduklarına şahid olsak dahi ASLA ama ASLA nefret, kin beslememeli onlara karşı bize anarşi ya da terör tavrı takınmadıkları sürece inançlarını yaşamaları ve hatta yaymaları için rahat bırakmalıyız. Hiç kimsenin ne olacağı belli değildir. Kişilerin konumlarını ortaya koyacakları icraatleri belirleyecektir.

---------------------------------------------

SORU 3; Dinde zorlama yoktur 2/256 diyorsunuz ama emirleri mecbur kılıyor, yapmayanları cehenneme tıkıyorsunuz?

CEVAP; Benim böyle bir girişimim olmadı, çünkü ayetlerin TEDEBBUR edilmesi ile ben, 2/256`ya verilen klasik anlamı kabul etmiyorum. Benim bu ayette iman ettiğim anlam şöyledir, lütfen değerlendirmenizi buna göre yapınız;

2/256`daki İKRAH değimi zorlama anlamında değildir.
KEREHA denilen şey ve bundan türetilen deyimlerin KURAN İlminde manası; bir şeyi açık ve net bir şekilde algılamaktır. Bu hem iyi ve hem de kötüdür. EĞER lisani manadan kastedilen dubur manayı açık ve net bir şekilde algılayabiliyorsak İYİDİR ama lisani manadan lisani manayı açık ve net olarak anlıyorsak KÖTÜDÜR.
Örneğin evlisiniz, kocanızı başka bir kadınla kol kola gezerken gördünüz ve sizi aldattığını düşündünüz. İŞTE bu düşünceniz İKRAH`tır. Bu doğruda olabilir yanlışta olabilir.
Eğer bu olayı iyi incelemeden bu şekilde algılarsanız bu İKRAH olur. Amaaa olayı araştırdınız ve öğrendiniz ki kadın bayılmış ve eşiniz onun koluna girerek taksiye bindirmiş ve hastaneye göndermiş. Bu da İKRAH`tır.


Laaa ikrahe fid diyni denildiğinde; dikkat ederseniz Din kavramının başında-sonunda Allah yahut Rabb değimi yok. Yani bu kavram burada herhangi birine gidecek haldedir.
DİN denilen şey; İnsanın bir şekilde kendini bir takım varlıklara; Allaha, Yehovaya, Eşine, Annesine, Babasına vs vs.. karşı borçlu hissederek içgüdüsel olarak geliştirdiği düşünce ve eylemlerinin tamamıdır. Allah bunları bizim inancımıza göre, bize tastamam öder 24/25.
O halde burada anlatılan şey özetle; Bir kişinin dış görünüşüne bakarak iç halini bilmeden hakkında karar vermek Dinde yoktur. Bir kişinin içini bilerek dışına bakarak hakkında karar vermek dinde vardır şeklindedir.

Eğer bir kişinin içini bilerek, dışını görerek karar verirsen bu doğrudur ve seni 49/7`ye göre Rüşd sahibi yapar.
Eğer bir kişinin içini bilmeden dışına bakarak hakkında karar verirsen bu da seni Küfr, Fısk ve İsyana götürür.

Aslında anlam ne kadar güzel değil mi?

Umarım istifade edersiniz, İYİ OKUMALAR.

HALİL SERGİN

Kitab, hayattır. Kur`an ise hayatın doğruları.


Uludağ Üniversitesi'de okudu
Teknolog Bilgisayar'da çalışıyor


  • Blog Yorumları
  • Facebook Yorumları

0 yorum:

Yorum Gönder

Item Reviewed: ATEİZM`E CEVAP 4 Description: Rating: 5 Reviewed By: Kuran Çalışmaları
Yukarı Git