
“Bil vadil mukaddesi tuven” kavramı iki yerde mevcut ve “elif lam mim” dizilimindedir yani Arapça manadan tamama yakın vazgeçilir. Bunlardan biri 20/12`de diğeri de 79/16`da geçer. Bunların geçtiği ayetlerin meali manaları yanlıştır.
Şimdi 20/12`de geçen bu olayın KAF yani güncelleştirilmesini yapalım ve hayatımızda nasıl yer edinebiliyor görelim ;
Musa, hayır melekemizdir.
20/12`de Musa a.s`a hakim olan duygudan bahsedilir oda şudur ; Eğer bir insan karşılık bekleyerek-çıkar içerisine girerek hayır yaptığında, onun bu duygudan sıyrılmasına “fehla na`leyke” yani Ayakkabılarını Çıkar denilir. YANİ, bir ÇIKAR bekleyerek HAYR yapmamamız söylenmektedir.
HAYR yapmak çok güzel bir şeydir ve hayr yapma esnasında senin bulunmuş olduğun MEKANADA “bil vadil mukaddesi tuven” denilir. Nerede olursa olsun fark etmez. Bu yer mısırda olabilir, japonyada olabilir, mahallende olabilir, kahvehanede olabilir, oturduğun evde olabilir, iç dünyanda olabilir hatta uzayda olabilir.
“Bil vadil mukaddesi tuven” birde iç dünyamızda vardır ; hayr yapma esnasında karşı taraftan bir beklenti içerisindeysen bu içinde bulunduğun halinede “bil vadil mukaddesi tuven” dir.
“Bil vadil mukaddesi tuven” olduğunda “fehla na’leyke” yani ayakkabılarını çıkar diyor. YANİ ; bu çıkar ve beklenti içerikli düşünceden sıyrılacaksın, “bil vadil mukaddesi tuven” de mekan olarak bulunacaksın ama MANA olarak bulunmayacaksın. HAYR`ı yap ama ÇIKAR içerisinde olma. Beklenti-çıkar içerisine girmiş bir şekilde HAYR`ın yapılacağı mekana geldiğinde mekan dursun orada bulun, bulun ama “menfaat ya da çıkar ya da karşılık” duygusunu “fehla na`leyke” şeklinde ayaklarından çıkar, bundan sıyır kendini.
YANİ, HAYR`ın yapılacağı mekan ve HAYR`ın yapılacağı psikolojinin ikiside “bil vadil mukaddesi tuven” dir. Bunun ikisinde de menfaat-çıkar için HAYR yapma var ve bundan sıyrınılması anlatılıyor.
MUSA`ya şu söyleniyor ; HAYR yapmak için mekana geldin, HAYR`ını yap ama “ayakkabılarını çıkar” bu şekilde olmaz. Ayakkabıların ney ? Seni taşıyan, üzerinde bulunduğun şey. Üzerinde bulunduğun şeyde, senden çıkarılması istenen şey. HAYR yapacaksan karşı taraftan beklenti-çıkar içerisine girerek yapma, beklenti-çıkar içerisine girmeden HAYR`ını yap. O beklenti-çıkar duygusunu uzaklaştır üzerinden deniliyor.
“İnni ene rabbuke fehla na’leyke , inneke bil vadil mukaddesi tuven” son kısım çevirisi ; SEN mukaddes vadi olan TuvaSIN`dır. TuvaDASIN değil, TuvaSIN !
Kutsal vadi olan Tuva`da olmak demek iki ortak anlama geliyor ; Bir insanın HAYR amelini yapmak için gelmiş olduğu mekandır ve bu mekan ikiye ayrılır ; somut mekan, soyut mekan. Kendini HAYR yapacak hale soyut alemde getirdin birde HAYR yapılacak yere getiriyorsun soyut mekana geliyorsun.
“Bil vadil mukaddesi tuva” olmak çok güzeldir, niye ? Çünki hayr yapacaksın. Bir şekilde kendini hazırladın ve HAYR yapılacak bu yere geldin AMA beklentilerin var İÇİNDE, onları diyor kapının önünde bırak öyle gir buraya. Bu işin içerisine NALINLARINI karıştırma. Yoksa, niye durduk yere ALLAH ayakkabıyla falan uğraşsın, bunun manası önemli manası. AYAKKABI diye anlatılan bildiğimiz ayakkabı değil.
TUVA ; HAYRın yapılacağı ortam ve mekanken, MEKKE ; İHSANın yapılacağı ortam ve mekandır. Bunlar neresi olursa olsun fark etmez.
Bir HAYR yapacaksan ALLAH için yap. Ben ona bunu yaparsam oda bana şunu yapar heralde gibi beklentiler içerisinde olma. Olay bundan ibaret özetle.
Burada dikkat edilmesi gereken nokta, burada ki HAYR içeriğinde herhangi bir ticari beklenti kastedilmemektedir. İnsanlara iyilik yaparken Musanın tek başına eğitilmesi söz konusudur burada.
Hayrın olmadığı yer yoktur, adama mal satarsın ekmek parası kazanırsın eve ekmek götürürsün, buda hayırdır. AMA anlatılan şey bu değildir 20/12`de.
Bir insanın başka bir insana yapmış olduğu iyilik dolayısı ile hasenat dolayısı ile bir HAYR`dan bahsediliyor.
Sana 10 lira verdim ve hiçbir karşılık beklemiyorum, al harca ihtiyacın neyse gör diyorum. Bir fakire götürdüm kömür aldım, al bunu kullan dedim. Kastedilen HAYR içeriği budur.
Ben bir iş üzerindeyken HAYR yaptığımda bu SALATIN İKAMESİ ile elde edilen HAYR`dır “ekiymussalate li zikri” diyor Musa`ya. Bir iş yapıyorsun ve bu işten mütevellit bir menfaat beklentisine giriyorsun bu, SALATIN İKMAESİ ile alakalı HAYR olurken birde SALATI İKAME etmeden yapılan HAYR var ki oda hiçbir iş yapmadan sadece gidiyorsun fakire bir ekmek yediriyorsun ya da cebine para koyuyorsun, işte bunu yaparken 20/12`de “ayakkabılarını çıkar” deniliyor.
Bu, hayatın içinde olan bir realitedir. Kimi toplumda herkes kalkınsın diye karşılık beklemeden hayr ve hasenat işler kimi bireysel olarak hayır ve hasenat işler. Kendinden aşağıda olan ya da olmayan fark etmez ama o an bir şeye ihtiyacı olan kim olursa olsun ona yapılacak olan gerek maddi gerekse manevi hayr ve hasenatlar bu kapsamdadır. Ve bu hayr ve hasenatlar örnek alınırsa, istediğimiz refaha kavuşulur. Çıkarıyorsun veriyorsun ya da tutuyorsun kenara çekiyorsun. Senin bir menfaatin yok, ben yapayım başkaları faydalansın mantığı söz konusudur burada.
Kitab, hayattır. Kur`an ise hayatın doğruları.
Uludağ Üniversitesi'de okudu
Teknolog Bilgisayar'da çalışıyor
0 yorum:
Yorum Gönder